Covid-19 karantina sonrası nasıl beslenmeliyiz?

Öncelikle sosyal mesafe kurallarına uymalıyız. Hijyen konusunda hijyen kurallarını göz ardı etmemeliyiz. Aslında bu hep dikkat edilmesi gereken bir konu iken, milletçe bunun önemini yeni yeni fark ediyoruz maalesef. Tabi bilinçli bir kısım hep dikkatli idi.

Peki, beslenme ne durumda? Nelere dikkat etmeliyiz?
Önceliğimiz daima sebze ve meyve olmalı. Mümkün oldukça mevsim sebzeleri ve meyveleri tüketmeliyiz. Soğan ve sarımsak doğal antibiyotikler. Bunları asla yemeklerimizden ve sofralarımızdan eksik etmemeliyiz. Domates, domates salçası ve kuru domatesler çok değerli antioksidanlar. Hatta salçalar ev yapımı olursa süper olur.
Mavi, mor ve kırmızı meyveleri yani yaban mersini, frambuaz, böğürtlen, çilek, ahududu, karpuz, kiraz ve turunçgiller kayısı, kivi, elma, portakal, mandalina, greyfurt gibi meyveler önceliğimiz. Kuruyemiş tüketimi de çok önemli. Çinko açısından ve diğer mineraller açısından ölçülü ve düzenli tüketim fayda sağlar.

Bir diğer önemli husus ise sıvı tüketimi. Özellikle su tüketmeniz vücudunuzdaki mikropları atmanızı sağlayacak. Yeşil çay veya siyah çay bağışıklık sisteminizi güçlendirecek. Yalnız çay tüketimi arttıkça su tüketimi de artmalı unutmayalım.

Protein kaynaklarından hayvansal proteinin yanı sıra bitkisel protein kaynakları bizim için çok değerli. Özellikle kuru bakliyatlar olmazsa olmazlarımız. Magnezyum, çinko ve selenyum açısından zengin olan bu besinleri sofralarımızdan eksik etmeyelim.

Tabi fiziksel aktiviteyi de göz ardı etmemek gerek. Neden mi? Sadece bedenimizi değil ruhumuzu da güçlendirmek ve dinginlik sağlamak için hareket önemli.
Karantina döneminde bazılarımız çok kilo aldı. Bunları verebilmeniz için çok sıkı diyetler uygulamanıza gerek yok. Sadece gereksiz besinleri keserek, daha sağlıklı seçimler yaparak ve porsiyon miktarlarını küçülterek doğru beslenebilirsiniz.

Peki, mutfağımızda mutlaka olması gerekenler neler?
Propolis, zerdeçal, zencefil ve çörekotu olmazsa olmazlarımız. Yapılan çalışmalarda düzenli tüketimde bağışıklık sistemini güçlendirici etkileri olduğu ve bizi hastalıklardan uzak tutmaya yardımcı oldukları görülmüştür.

Çörekotu tohumunun yağı antimikrobiyaldir. Mikropları öldürür ve güçlü bir antioksidan olması sebebiyle bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

Zencefil antimikrobiyal ve antiflojistik (enflamasyon önleyici) etkisi nedeniyle bu dönemde sıklıkla kullanabileceğiniz bir bitkidir. Yemeklerinizde, salatalarınızda ve çay şeklinde rahatlıkla tüketebilirsiniz.

Mutfağımızda mutlaka yer alması ve düzenli tüketilmesi gereken baharatlardan bir diğeri ise zerdeçal. Zerdeçal antiviral, antibakteriyel, antiflojistik ve antimutajendir. Hücrelerin mutasyona uğramasını engeller.

Propolis, bal, arı sütü ve polen yine en az zencefil ve zerdeçal kadar değerlidir. Antimikrobiyal olan polen aynı zamanda besleyici özelliğe sahiptir. Üstüne antiviral özelliği eklenince bal virüslere karşı savaşır ve bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Propolis antibakteriyel, antiviral olmakla birlikte mantarlara karşı da savaşır. Arı sütü ise yukarıdaki özelliklerle birlikte bağışıklığı güçlendirir ve antibiyotik etkisi gösterir.

Sağlıklı günler dileği ile…

Uzm. Dyt. Emel Yılmaz